Bebek henüz dünyaya gelmeden önce genetik faktörlerle kişilik oluşumu şekillenmeye
başlamıştır bile. Doğduğu andan itibaren anne-baba tutumu ve sosyal çevre ile bağlantı
kurmasıyla kişilik oluşumu sürecini sürdürür. Birçok aile çocuğunun sağlıklı bir birey
olabilmesi için çaba harcar. İdeal aile imkanları dahilinde çocuklarına sosyal bir çevre
sunmaya çalışır.
Hayatlarında bir canlının var olduğunu ve ona uzun süreli bir koruma
sağlayamayacaklarını fark edemeden belki de. Bazen en yakını olan eşinin, bazen kardeşinin,
bazen de sokakta hiç tanımadığı bir kişinin koruyup kolladığı gözünden bile sakındığı canlıya
ne şekilde zarar vereceğini bilemeden. Ailelerin en çok yanıldığı nokta belki de burada
başlıyor. Çocuklarını fiziksel zarardan korumakla onların güvende olacağı düşüncesiyle.
Hayatlarında deneyimleyecekleri birçok olay ya da durumla birlikte düşünceleri, kişilikleri
değişip şekilleniyor. Çocukların yaşları büyüdükçe yaşadıkları olumsuz durumlar ya da
genetik faktörlerden dolayı bazı sorunlar ortaya çıkmaya başlıyor. Çocukluk yıllarında var
olan hayali arkadaşların ergenlik dönemine ya da gençlik dönemine taşındığı görülüyor.
Dissosiyatif bozukluk; bellek, kimlik, duygu, algılama, davranış ve benlik duygusu ile ilgili
problemleri içeren ve zihinsel işlevselliğin her alanını boza bilen ruhsal bir hastalık olarak
tanımlanabilmektedir. Yapılan araştırmalarda çocukluk çağı dissosiyatif bozukluk 5 yaştan
önce nadir tanımlanmıştır. Ancak dissosiyatif bozukluklar büyük oranla çocukluk çağında
başlamasına rağmen 12-19 yaş aralığında tanı konulabildiği bilinmektedir. Dissosiyatif kimlik
bozukluğu (çoklu kişilik bozuklu) vakalarında kişi birden fazla kişilik geliştirebilmekte ve her
kişiliğin ayrı bir adı, cinsiyeti, özgeçmişi, yaşı, kültürel özelliği, yeteneği vs. olabilmektedir.
Oluşan kişilikler arası geçiş aniden olabileceği gibi bir kişilikte kalma süresi de değişkenlik
göstermektedir. Dissosiyatif kimlik bozukluğu olan kişilerde kafa içinde duyulan sesler,
depresyon, baş ağrısı, uyku problemi, intihar girişimi ve ani ruh değişimleri sık görülen
semptomlar arasındadır.
Çocuklarda, kafa içinde duyulan sesler, görsel varsanılar, trans
benzeri dalgınlık ve davranışlar oldukça önemli belirtilerdendir. Çocuklar fiziksel, cinsel ya
da psikolojik saldırganlığa karşı kendilerini koruyamayacak kadar güçsüzdürler. Bu
travmaların çoğu, çocuğun yaşamını devam ettirdiği ortamlarda oluşur. Bu durumla fiziksel
olarak mücadele etmek, kaçmak ya da yaşadığı durumu kabul etmek gibi bir koşul söz konusu
olmadığı için psikobiyolojik bir savunma düzeneği olarak dissosiyatif bozukluklar ortaya
çıkmaktadır. Çocuğun fiziksel ve ruhsal acıya karşı koya bilmesine yardımcı olmaktadır.
Dissosiyatif kimlik bozukluğu, yaşadığı travmalar sonrası mevcut durum ve yaşadığı
deneyimleri birleştirmede başarısız olmasına, çocuğun uygun başa çıkma becerisi
geliştirmesini engelleyebilir. Bununla birlikte kişilik bozukluğunun yaşadığı iyi durumları da
etkilemesine neden olabilir. Yani çocuk; okulda, sosyal ilişkilerinde sorun yaşayabilir,
bulunduğu ortamdan izole edilebilir ve bunun sonucunda yanlış davranış kazanımı ya da
ruhsal bozukluk gelişimi açısından riskli hale gelebilir. Ergenlerde ise travmanın uzun süreli
etkilerinden sayılan seksüel davranışlar ve saldırganlık oldukça önemlidir. Bu durum
ergenlerde alkol-madde kullanımı, cinsel saldırı, intihar girişimi ve hamilelik gibi çok ağır
sosyal - hukuksal sorunlar ortaya çıkarabilmektedir. Dissosiyatif kimlik bozukluğu genellikle
istismar sonucu ortaya çıkmaktadır. Çocukların yaşadıkları fiziksel, cinsel ya da duygusal
istismar hayatlarında başka bir problemi daha beraberinde getirmektedir. Fakat çocuk direkt
bir istismara maruz kalmasa da, anne-baba arasındaki tartışma ya da sorunlar ve bu nedenle
anne-babanın çocuk ile var olan ilişkilerinde çelişkili davranmaları, ev içerisinde cepheleşme
olması da diğer nedenler arasında yer almaktadır. Dikkat edilmesi gereken en önemli
konulardan birisi, çocukluk çağında var olan hayali arkadaşlar ile dissosiyatif kimlik
bozukluğunun ayrımının doğru yapılmasıdır. Kreş öncesi dönemde sıklıkla görülen hayali
arkadaşlar gelişim sürecinin sağlıklı bir parçasıdır. 6-7 yaş aralığına kadar hayali arkadaşlar
var olabilir. Dissosiyatif kimlik bozukluğunda yaşanan süreci doğru gözlemleyerek mevcut
sorun ve bu durumun oluşmasına neden olan temel sorunların sonlanması için bir uzman
desteğine başvurulmalıdır. Ailenin çocuk ile birlikte sorunu ortadan kaldırmak için gerekli
çabayı göstermesi en önemli yaklaşımlardan biri olacaktır.
Uzman Klinik Psikolog Gamze Kısmetoğlu
KAYNAKÇA
Uytun, M.Ç. Durmuş, R. Öztap, D.B. (2013). Dissosiyatif Bozuklukta Tanı ve Ayırıcı
Tanı (41-48)
Soner, S. Aykut, S. (2017). Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu Temelinde Sosyal Bir
Sorun: Ensest ve Sosyal Hizmet (130-141)
Çörüş, G. Ekberzade, H. Ender Bir Olgu Tanısı ile Çoğul Kişilik Bozukluğunun
Gözden Geçirilmesi