1-Koronavirüs insanların yaşamını nasıl etkiledi? Herkesin yaşadığı duygular aynı mıdır?
Dünya’da ve ülkemizde etkisini gösteren koronavirüs ile tüm insanların yaşamı etkilendi. Bu
etki bazılarının hayatına kaygı ve korkuyu taşırken, bazılarının da var olan kaygı ve korkularını kontrol
etmekte zorlanmasına paniğe dönüşmesine sebep oldu.Yani beden ve ruh sağlığı için “kendini koru!”
sinyalleri oluştu. Yaşamsal tehdit hissedilen dönemlerde kişilerin kaygı düzeyinin yükselmesi oldukça
normal bir durum. Bütün bunlarla birlikte hayat içerisinde karşılaşılan zorluklarda bazı psikolojik
sorunların arttığı gözlemlenmektedir. Her insanın olumsuz bir durumu karşılaması ve değerlendirmesi
aynı şekilde olmamaktadır. Kaygı ve endişenin yoğun olduğu, çözümlenebilecek küçük sorunları
felaketleştiren, olumsuz koşulları daha çok düşünen kişilerin kaygıdan etkilenme ihtimallerinin yüksek
olduğu düşünülmektedir.
2-Stres ve kaygı yaşadığımızı, bunun psikolojik bir soruna dönüştüğünü nasıl fark ederiz?
Stres ve kaygıya genel olarak bakıldığında insan hayatında var olan itici güçlerden biridir. Yani
kişinin yaşamını sürdürebilmesi için gerekli bir duygudur. Fakat kaygı paniğe dönüştüğü noktada,
olumlu yönünü geride bırakarak sorun yaratmaya başlamış demektir. İnsan hayatı boyunca panik atak
belirtilerini birçok kez deneyimler, bu belirtiler her zaman panik atak yaşandığı anlamına
gelmemektedir. Yaşanan belirtileri etkileyen farklı fizyolojik ve psikolojik etmenler var olabilir. Şuan
yaşadığımız zamana dönersek koronavirüs tedbirleri, dikkat edilmesi gereken hijyen kuralları ve
ilişkiler hepsi farklı bir tutumla sürdürülmeye devam ediliyor. İnsanların yaşam şekillerinin, ilişkilerinin
değişmesi ve sağlık tehdidi ile birlikte kaygı düzeylerinin yükseldiğine bazı kişilerde paniğe
dönüştüğüne tanık olmaktayız. Bu güne kadar panik atak geçirmemiş bu sorun hakkında fikir sahibi
olmayan kişilerin, beklenmedik bir anda yaşaması ve hastaneye de gidememesi sebebiyle içinden
çıkılmaz bir hal alabilir. Bu durum kişinin kontrolü kaybetme ve aklını yitireceği düşüncesine kapılma
inancını güçlendirir.
3-Panik atak nedir? İnsanlar panik atağın etkilerini nasıl yaşar?
Panik atak; genellikle 20’li yaşlarda başlayan, göğüs ağrısı, ürperme, sıcak basması, nefes
darlığı, düzensiz kalp atışı, bedende uyuşma, aşrı terleme, mide bulantısı ve baş dönmesi gibi
belirtilerle ortaya çıkan korku ve dehşet duygusudur.
Yoğun fizyolojik belirtileri ile birlikte gergin-çaresiz hissetmek, duygu değişimleri yaşamak, öz
saygı eksikliği yaşamak, evhamlı-endişeli hissetmek gibi duygusal ve aşırı yemek yemek ya da iştah
kaybı, hassasiyet, uyku düzeninde değişiklik gibi davranışsal belirtilerde gözlemlenebilmektedir.
Bazı kişilerin gece atakları ile uyanması ya da beklenmeyen belirtisiz ataklar şeklinde
karşılaşması oldukça sık rastlanılmaktadır. Kişiyi en çok zorlayan yaşadığı şeyin bir panik atak
olduğunun farkında olup yoğun kaygı ve korku duygusu içinde sıkıştığını, bir türlü kurtulamadığını
hissetmesidir. Kişinin içine kapanması bu düşünce ve korku ile yoğun bir şekilde savaşması zihinsel
olarak oldukça yorucu ve zor bir süreçtir.
Panik atak, yoğun ve kaygılı ilerlerken kişilerin yaşamlarını ya da kaygılarını etkileyen
koşulların farkına varmaları oldukça zordur. Çünkü panik belirtileri oluşmaya başladığında, kişi çok
sakin bir zaman diliminde de yaşıyor olabilir. Sebebi tek başına bulmak ve çözümlemek bu yüzden kişi
için zorlayıcı gelebilir.
4-Kişi panik atak yaşandığı düşünüyorsa ya da panik atak tanısı varsa ne yapılmalı? Panik atak
belirtilerini ya da panik atağı yaşayan kişilerin yaşamını kolaylaştırmak için önerileriniz
nelerdir?
Panik atak geçirdiğini ya da geçireceğini düşünen kişilerin öncelikle bir hekimden fizyolojik bir
rahatsızlığı olup olmadığına dair destek almalıdır. Herhangi bir rahatsızlığınız yoksa panik ataklarınız
devam ediyorsa bir ruh sağlığı uzmanından destek almanız doğru olacaktır.
Bu süreçte yaşamınızı kolaylaştırmak adına birkaç öneri söyleyebilirim;
-İyi ya da kötü, doğru ya da yanlış gibi iki uçta var olan yargılarınızı yeniden düşünüp,
değerlendirin
-Yaşadığınız tek bir olumsuz olayı bütün yaşamınıza yansıtmayın “Bir defa oldu öyleyse
her zaman olacak” şeklinde genellemeyin
-Olumsuz duygu ve düşüncelere takılı kalmayın, hayatınıza bir bütün olarak bakın ve
bu şekilde değerlendirin
-Yaşadığınız ya da başardığınız olumlu durumları küçümsemeyin kendinizi-hayatınızı
takdir edin
-Kesin bir sonucu bulunmayan ya da gerçekçi olmayan durumlar için ön yargılı
davranmayın
-Geleceği görmeye çalışmaktan ya da zihin okumaktan kaçının
-Küçük hataları ya da üzücü durumları büyüterek içinde kaybolmayın
-Yaşanan durumları bir felaketmiş gibi algılamaktan kaçının, iyimser bakmayı deneyin
-Her şeyi kişisel algılamaktan kaçının
-Kendinizi iyi hissettiğiniz, sizi keyif veren işinize/aktivitelerinize daha sık zaman ayırın
-Son olarak bütün duygularınızı yeniden değerlendirin, ne kadar doğruyu ya da gerçeği
yansıtıyor kendinize, yaşadıklarınıza ve duygularınıza yeniden bakın.
Var olan ve yaşanan her şeyin bir deneyim, hayatınız için bir değişim olduğunu unutmayın. Kendinizi
yeniden keşfettiğiniz bu dönemde yaşadığınız her şeyin bir adım sonra yaşayacaklarınızı
güzelleştirmesi dileğiyle…
Uzman Klinik Psikolog GAMZE TÜRKMEN